Nöropatik ağrılarda tamamlayıcı tıp desteği

Toplumda pek ismi geçmez ama bugün sizinle önemli bir konuyu konuşacağız.

Yaşam kalitesini olumsuz etkileyen nöropati ve nöropatik ağrıları açıklamaya çalışacağız.

Bu konuda modern tıbbın uyguladığı ana tedaviye ilave olarak uygulanan tamamlayıcı yöntemler var ve bu yöntemler özellikle kronik nöropati hastalarına gerçekten yaşam kalitesi sunuyor.

Bakınız, tamamlayıcı tedavilerde ilerlemiş Amerika, İngiltere, Almanya gibi ülkelerdeki nöropati hastaları büyük oranda tamamlayıcı tıbbın değişik yöntemlerinden yararlanıyor.

Şimdi bu imkân çok şükür ülkemizde de bu anlamda uygulanmaya başladı ve bu tamamlayıcı tedaviler hastalarda yüz güldürücü sonuçlar oluşturmaya başladı.

Çünkü bu tedaviler uzmanlarınca yapıldığında hem hastaya artı bir yaklaşım sunmakta hem de sağlık hizmeti sunanların elini güçlendirmekte.

Elbette ki uzmanların kontrolünde uygulanan ve birbirinden değişik gibi gözüken alternatif tedavi yöntemleri, aslında tababetteki zenginliğimiz bizim. Çünkü özellikle kronik durumdaki hastaların tedavilerinde çok önemli bir imkân ve hangisi olursa olsun tamamlayıcı destek tedavileri, özellikle de nöropatik ağrılı hastalara yaşam kalitesi sunmakta.

Nöronlar canlı bir network ağı…

Peki nöropatik ağrı ne demek?

“Nöropati” denildiğinde genel anlamda sinir sisteminde deri ve kasların üst kısımlarında sinir sonlanmalarının reaktif rahatsızlıkları akla gelir. Bu sinir sistemi bir bakıma vücutta kendi kendini de yenileyebilen fonksiyonel canlı bir network ağı gibidir. Bu sistem, beyin, omurilik; omurilikten çıkan sinirlerin vücuttaki uzantıları, derideki sonlanmaları ve sayısız -reseptör özelliğindeki- nöronlara ait sinir liflerini içeren demetlerden meydana gelen çok karmaşık ama bir o kadar da mükemmel bir iletişim ağıdır.

Nöropatik ağrılar aslında sinir sistemindeki bu hücrelerin, herhangi bir sebeple dejenere olması, iltihaplanması veya bizim anlayacağımız şekliyle oksitlenmesi ya da diğer etkenlere bağlı olarak dış muhafazasındaki dejenerasyonla kısa devre yapması, akım (ileti) kaybı sonucu, vücudun hangi bölgesine isabet ederse o noktada olumsuz etki şeklinde kendini belli eden sinirsel tahribatın genel adıdır.

Bir örnek vermek gerekirse

Bu tahribatın hayalimizde canlandırmak için bir örnek vermek gerekirse, bir şehirde yaşanan sel, deprem, kasırga vb. gibi doğal afetleri ve böylesi bir afet sonrası hasar gören alt yapı, elektrik, telefon vb. kablolarını düşünelim. İnsandaki sistemler ve organlar da böyledir. Vücut bazen alerjik bünye, bazen uzun süren rahatsızlıklar, bazen stres sıkıntı gibi olumsuzluklarla karşı karşıya kaldığında network ağına benzeyen bu sinir sistemi de olumsuz etkilenmektedir. Geniş bir ağ olan bu sisteminin hangi doku ve organda ne derece tahribat yaptığı ise pek anlaşılamaz. Ayrıca bu dejenerasyon beraberinde kan dolaşımında aksamalara da sebep olacağından sinir hücrelerine de yeteri kan ulaşamaz. Sinir hücreleri yeteri kadar beslenemeyince iletişimde de dejenerasyon başlar. Bu dejenerasyon herhangi bir bası, travma; sinir liflerinin kesilmesi, kopması veya darbe alması vb. sebebiyle olabildiği gibi henüz sebebi bilinmeyen yüzlerce minimal sebeple de söz konusu olabilmektedir.

Nöropatiye neler sebep olur?

Nöropatiye nelerin sebep olabileceği hakkında uzmanlar şu bilgileri veriyor:

“Nöropatik ağrılar genetik yatkınlıkla da ilgili olmakla birlikte örneğin şeker hastalığında vücutta en çok etkilenen kısım sinir sistemidir. O bakımdan diyabet nöropatiyle doğrudan ilgilidir. Yine örneğin kişi üç beş yıl boyunca birkaç ilaç kullanmak durumunda kaldığında; uzun süre antibiyotik kullanmak durumunda kalındığında, kandaki üre miktarının sürekli yükselmesi durumunda, sebepsiz yere kilo alınmaya başlandığında, böbreklerde fonksiyon problemleri olduğunda, kolajen damar rahatsızlıklarında, sinir sistemi de etkilenmektedir.

Bu ve benzeri tahribatlarda sinir sisteminde ilk önce tıpkı bir elektrik kablosunda kabloyu çevreleyen kılıf gibi sinir sistemini çevreleyen dokuda dejenerasyonlar başlar. Bu dejenerasyonun hangi bölgede ne şiddette olacağını da kimse kestiremez. Ama bilinmelidir ki, vücuda alınan besinlerde gereği kadar emilim yapılamadığında, tuvalet alışkanlığı olmadığında, boşaltım sistemi sağlıklı çalışmadığında, herhangi bir sebeple enfeksiyon veya iltihaplanma söz konusu olduğunda, kimyasal ve toksik maddelere maruz kalındığında, romatizmal eklem rahatsızlıkları, lupus ve benzeri otoimmün rahatsızlıklara maruz kaldığında, aşırı alkol ve sigara tüketildiğinde, rutubetli, nemli, havasız ortamlarda uzun süreli kalındığında, bel ve boyun omurlarında bası, ağrı, fıtık vb. söz konusu olduğunda, böbrek, bağırsak, karaciğer gibi hayati organlar dengeli çalışmadığında nöropatik sorunlara da davetiye çıkarılmaktadır.

Şehir gürültüsü, egzoz dumanı, elektromanyetik ortamlar, aşırı stres, uyku bozuklukları gibi daha onlarca sebebi de vücudun nöropati dengesini zaman içinde olumsuz etkileyen ve böylece beyinle vücut arasındaki iletişimin sağlıklı gerçekleşmesini aksatan sebepler arasında sayabiliriz.

Nöropatinin belirtileri nelerdir?

Sebebi belli olmayan bir şekilde özellikle bacaklarda ve ayaklarda olmak üzere ellerde, kollarda ve adalelerde uyuşmalar, keçeleşmeler, his kaybı gibi durumlar oluyorsa; merdiven çıkarken, bir cismi tutarken vb. adale ve kaslarda güçsüzlük hissi yaşanıyorsa, hareketli olunsa bile vücudun bazı bölgelerinde iğnelenme, karıncalanma, bazen şiddetli acı ve yanma gibi şikayetler baş gösteriyorsa; özellikle dinlenmeye geçildiği zamanlarda ellerde, eklem yerlerinde, kollarda ve bacaklarda huzursuz bacak sendromu denilen türde ağrılar söz konusu oluyorsa nöropati konusunu akla getirmeli ve önemsemelisiniz.

Tedavi olanlar ne diyor?

İnsanların hayatında temiz çevre, temiz gıda ve temiz su çok önemlidir. Ama insanların sağlığı söz konusu olduğunda bilinen ana tedavilere ilaveten aile hekiminin tavsiye edeceği uzmanlarca diğer birçok tamamlayıcı tıp yöntemlerinden de faydalanılmalıdır. Yaşam kalitesi açısından faydası olduğunda elbette ki örneğin özel balıklı göl gibi şifalı sular, ozon tedavileri, manyetik tedaviler, biyoenerji, ayurveda, reiki, akupunktur, pancha karma gibi tamamlayıcı tıp yöntemleri hatta folklorik tıp kapsamında uzmanlarınca uygulanan “hacamat” diye bilinen kan verme, sülük tutma, arı tedavisi gibi yöresel tedaviler de destekleyici yöntemlerdendir.

Nöropatik ağrılar konusunda meslektaşlarımızın ve konuyla ilgili araştırmacıların dikkatine sunmak amacıyla belirtelim ki; polikliniğimize örneğin bel ve boyun şikâyetiyle; migren, baş ağrısı, alerji, kabızlık, uyku bozukluğu, romatizmal ağrı gibi şikâyetlerle gelen hastalarımıza “maraşakupunktur” yöntemiyle uyguladığımız bütünsel tedaviler sonucunda hastalardan genel olarak şu tür geribildirimler almaktayız:

“Eskisinden daha iyi uyuyorum” , “Sabahları daha dinç kalkıyorum” , “Burnum daha iyi koku almaya başladı” , “Daldaki yaprağın yeşilini daha canlı görüyorum”, “Kalem tutarken artık elimden düşürmüyorum”, “Cildim daha yumuşak ve parlak hale geldi” , “Eklemlerimde ağrı ve karıncalanmalar azaldı” , “Dinlenmeye geçince başlayan ağrılarım çok hafifledi”

Bu tür geri bildirimler hastalarımızın görmüş oldukları ana tedaviye ilaveten tamamlayıcı tıp desteğinin yaşam kalitesi sunması bakımından, hem meslektaşlarımızın elini güçlendireceği hem de birçok rahatsızlığı olan hastalara ümit olacağı inancını vermektedir.