AŞİL TENDON RÜPTÜRÜ VE REHABİLİTASYONU
GİRİŞ
Aşil tendonu,
insan vücudundaki en kalın ve en güçlü tendondur. Bu tendon ismini
Homer'in İliadası'nın savaşçısı ve kahramanı olan Achilles'den
almıştır.(1)
Yaklaşık olarak 1
ton çekme gücündeki kuvvete dayanıklıdır. Bu kadar güçlü olduğu
bilinmesine rağmen, literatürde en sık hasarlanan tendon olarak
bildirilmiştir. Aşil tendon rüptürleri 30'lu yaşlarda ve özellikle
erkeklerde sık görülen bir yaralanmadır. Özellikle tendonun distal 5-7
cm'lik kısmının kanlanması zayıf olduğu için rüptür genellikle bu
bölgeden olur .
Gelişmiş
ülkelerde, 1970’li yıllarda tüm tendon hasarlarının %50’sinin Aşil
tendonu’nu kapsadığı bildirilmiştir.Bu hasarlar sıklıkla spor
yaralanmalarını içermektedir ve ilk iki sırada, futbol ve atletizm yer
almaktadır.(5)
Ayrıca tendondaki
yineleyen peritendinitis, tendinozis gibi dejeneratif değişiklikler,
kronik steroid tedavisi, gut, florokinolon grubu antibiyotik kullanımı
rüptür için zemin hazırlar.(2)
ANATOMİ
Aşil, ayak bileğine
plantar fleksiyon ve gastroknemius aracılığı ile de dize fleksiyon
yaptırır. Koşu sırasında tendona vücut ağırlığının altı - sekiz katı
yük biner.
Aşil tendonu,
gastroknemius ve soleus kaslarının birleşerek oluşturdukları, kalkaneal
tüberküle yapışan vücudun en büyük tendonudur. Tendonu saran paratenon,
hareket sırasında 2-3 cm yer değiştirebilir, bu da hareket sırasında
tendonun rahat kayabilmesini sağlar.
Tendonun
damarlanması kasın anterioru ve yapışma yerindeki kemik ve periosttan
sağlanır. Yapışma yerinin 3-5 cm proksimali az kanlanan ve kronik
olaylarla yırtıkların sık görüldüğü bir bölgedir. (3)
Bölgenin anatomik
yapıları Aşil tendonu, kalkaneusun posterioru, retrokalkaneal bursa ve
pretendinöz bursadır. Retrokalkaneal bursa ile Aşil tendonu posterioru
birbirleri ile bağlantılıdır. Kalkaneal çıkıntının belirgin olması
durumunun retrokalkaneal bursanın duvarlarının fibröz kıkırdak benzeri
bir yapıdan oluşmasından kaynaklandığı, bunun da tekrarlayan bursitler
sonucu olabileceği belirtilmiştir.(4)
BİYOMEKANİ
Yürümenin duruş
safhasının sonunda, Aşil tendonu’ndaki kas geriliminin vücut ağırlığının
yaklaşık %250’si kadar olduğu belirtilmektedir. Koşma sırasında bu yük,
6-8 kat kadar daha artmaktadır. Bu, neredeyse tendonun kaldırabileceği
tüm güç kadardır.
Ayağın
hiperpronasyonu tendonun rüptür riskini artırır, çünkü tendonun lif
yapısındaki rotasyon bozulacağı için şok absorbe edici etkisi azalır.
Dolayısıyla hiperpronasyon Aşil tendinozisinde olası etmenler arasında
yer almaktadır.
Yürümenin
orta-duruş safhasında ayak pronasyondadır. Bu pronasyon, tibia üzerinde
bir internal rotasyona neden olur. Böylece triseps surae kası (m.
triceps surae) aktifleşir. Kasın aktifleşmesi gerici bir güç oluşturur
ve ayak plantar fleksiyona ve inversiyona geçer. Ayak pronasyonda ve diz
ekstansiyondayken yapılan inversiyon Aşil tendonu’ndaki gerimi artırır
ve bu gerim kalkaneusda sonlandığı yere kadar yayılır.(5)
AŞİL TENDONUNUN KANLANMASI
Aşil tendonu’nu
asıl besleyen damar posterior tibial arterin (a. tibialis posterior)
reküren bir dalıdır. Bu dal daha çok peritendinöz yapıları besler.
Fibuler arter’in (a. fibularis) distal dalları da, posterior tibial
arter ile anastomoz yaparak Aşil tendonu’nun beslenmesinde az da olsa
katkıda bulunur. Anterior tibial arterden (a. tibialis anterior) gelen
bir damar ise gösterilmemiştir. Aşil tendonu’nun en vasküler yerinin onu
çevreleyen paratendon olduğu bilinmektedir ancak yine de damarların
tendonun tüm uzunluğu boyunca eşit bir şekilde uzanmadığını belirten
çalışmalar bulunmaktadır.(5)
Aşil tendonu
beslenmesi açısından üç bölgeye ayrılabilir. Proksimal ve distal 1 /3’ü
esas olarak posterior tibial arterin dallarından beslenirken, orta 1
/3’ü fibuler arter tarafından beslenir. Literatürde farklı açıklamalar
bulunmakla beraber, tendonun relatif olarak daha az kanlanan orta 1
/3’lük bölümü patolojilerin daha çok olduğu bölümüdür.
KLİNİK BULGULAR
Hikaye birçok
olguda oldukça tipiktir. Aşil tendonla ilgili daha önceye ait şikayetler
nadiren mevcuttur. Hastalar genellikle etkilenen bacakta ani, keskin
bir acı, veya bacak arkasına vurulma hissi tariflerler. Bazıları bacak
arkasında patlama tarzında bir ses duyduklarını ifade edebilir. Aşil
tendon yırtığı sonrası görülen en belirgin klinik bulgu, bacak üzerine
yüklenilmesi ile belirginleşen ağrıdır. Bunu, yürümede güçlük veya
yürüme şeklinde bozukluk takip eder.
TANI VE DEĞERLENDİRME
Fizik muayenede,
tendon trasesi boyunca şişlik ve ödem saptanır. Eğer şişlik çok ileri
düzeyde değilse, yırtık bölgesinde oluşan boşluk ("gap"), özellikle tam
yırtıklarda, rahatlıkla palpe edilebilir. Yırtıklar genellikle aşil
tendonun kalkaneusa yapışma yerinin 2-6 cm proksimalinde meydana gelir.
Her iki malleol alt ucuna ve fasya altından parmak uçlarına doğru uzanan
ekimoz alanları gözlenebilir.
Thompson testi,
gastrosoleusun sıkıştırılması sonrası ayakta plantar fleksiyonun
olmamasıdır; bu bulgu tam yırtıklarda % 100 güvenilirdir. Tam
yırtıklarda dahi, tibialis posterior ve uzun parmak fleksörlerinin
etkisiyle ayakta aktif plantar fleksiyon görülebilir ki, bu durum bazen
yanılgılara sebep olabilir. Yırtığın olduğu taraftaki ayak bileğinin
dorsifleksiyonunda, sağlam tarafa kıyasla, artış saptanabilir.(1)
Klinik semptomlar
ve fizik muayene bulguları, aşil tendon yırtıklarının tanısının
konmasında genellikle yeterlidir. Nadiren, özellikle geç tanı almı uzun
süreli vakalarda, yardımcı radyolojik tetkiklere ihtiyaç duyulabilir.
Geçmişte, aşil tendon yırtıklarının indirekt olarak görüntülenmesinde
radyografilerden faydalanılmıştır, fakat bu tekniğin günümüzde artık
değeri yoktur. Magnetik rezonans görüntüleme (MRG) ve ultrasonografi
(USG), yumuşak doku radyografisine göre daha duyarlı olduklarından,
tanının desteklenmesinde faydalı olabilirler. Bu tetkikler tedavi öncesi
yırtık tendon uçlannın pozisyonunun belirlenmesinde, konservatif
tedavinin takip edilmesinde, ve iyileşmenin değerlendirilmesinde
kullanılabilirler.(9) Geç aşil tendon yırtıklarında MRG ile doğru tanıya
rahatlıkla ulaşılabilir, fakat USG'de, özellikle parsiyel yırtıklarda,
%20 oranında yanılma payı vardır.
TEDAVİ (8)
Aşil tendon yaralanmalarının cerrahi veya
konservatif tedavisi, rüptürün tipi ve lokalizasyonu ile hastayla
ilişkili faktörler vb. durumlara göre değişiklik göstermektedir. Cerrahi
ya da konservatif tedaviler iyi tasarlanmış ve destekleyici
rehabilitasyon protokollerine bağlı olarak gerçekleştirilmektedir.
Rehabilitasyon prosedürlerinin doğru dizayn edilmesi tedavinin cerrahi
mi yoksa konservatif mi olması gerektiğinden daha önemlidir.
Ağırlık
aktarılmadan gerçekleştirilen tam immobilizasyon protokollerinden,
hemen ağırlık aktarmaya izin veren erken mobilizasyon protokollerine
kadar cerrahi sonrası ve konservatif tedavilerde farklı rehabilitasyon
uygulamaları bulunmaktadır.
Rehabilitasyon protokollerinin hedefleri;
ağrı ve ödemi azaltmak,
ayak bileği eklem hareketini ve gücünü yeniden sağlamak,
koordineli olarak aktivitenin restorasyonu ile aktiviteye dönüşü hızlandırmaktır.
Uygulanan
rehabilitasyon programının içeriğini yaralanmanın türü, cerrahi işlem,
hastanın yaşı, tıbbı ve sosyal öyküsü belirlemektedir.(6)
Sonuç olarak Aşil
tendon yırtıklarının tedavisi büyük ölçüde cerrahın ve hastanın kişisel
tercihlerine bağlıdır. Eğer en uygun sonuçların alınması hedefleniyorsa,
cerrahi tedavi muhtemelen seçilmesi gereken tedavi yöntemidir.
Sporcular ve yüksek fiziksel aktivite düzeyine sahip hastalar cerrahi
olarak tedavi edilmelidirler.
Açık tamir
istemeyen hastalarda, muhtemelen kozmetik sebepler veya açık tamirin
daha büyük bir operasyon olduğunu düşünmeleri nedeniyle, perkütan tamir
düşünülmelidir. Konservatif tedavi ise operatif tedaviden belirgin bir
fayda sağlaması beklenmeyen, yaşlı hastalar için saklanmalıdır.
KONSERVATİF TEDAVİ
Aşil tendon
rüptürlerinin konservatif tedavisinde ise herhangi bir cerrahi yöntem
uygulanmayıp ayak plantar fleksiyonda immobilize edilerek kopmuş olan
tendonların uçuca gelerek iyileşmeleri sağlanır.
Konservatif tedavi
kısaca şöyle özetlenebilir; ayak ve ayak bileği 8 ile 12 hafta sırasıyla
ekin pozisyonunda, yarı ekin pozisyonunda ve nötralde immobilize edilir
. Ancak bu 3 dönemin ne sürede olacağı hakkında herhangi bir konsensus
yoktur . Diz üstü alçı ile immobilizasyon hasta uyumunu azaltmaktadır,
bu yüzden çoğu doktorun tercihi diz altı alçı ile tedavidir . Uzun süre
alçı ile immobilizasyon eklem katılığına kalf atrofisine, spora ve işe
geç dönüşe neden olmaktadır . Bu yüzden fonksiyonel destekleme bir
alternatiftir ve daha değişken ve daha az müdahale ile ayak ve ayak
bileği immobilizasyonu sağlar .(7)
CERRAHİ
AÇIK CERRAHİ TAMİR
Açık tamirin
yelpazesi basit uç-uca (end-to-end) dikişten, tendon greftleri veya
fasya takviyelerinin kullanıldığı, daha komplike tamirlere kadar uzanır.
Cerrahi
müdahalenin temel amacı yırtılmış tendon uçlannın düzgün bir şekilde
apozisyonunu sağlamaktır ki, bu çoğu zaman basit uç-uca dikişlerle
başarılabilir. Düğüm, yırtık bölgesinde yer alan zedelenmiş tendon
uçlarının uzağına yerleştirilmelidir. Eğer tamirin, uçuca dikişe ilave
bir güç sağlamak amacıyla takviye edilmesi (augmentasyon) planlanıyorsa,
bu operasyonun ikinci basamağını oluşturur. Basit uç-uca dikiş
teknikleri ve takviye yöntemlerini karşılaştıran çeşitli çalışmalar
yapılmış, fakat aralarında belirgin bir fark saptanmamıştır. Tendon
tamirini takviye etmek amacıyla lokal veya uzak dokular kullanılabilir.
Tendon takviyesinde kullanılabilecek lokal dokular gastroknemius
fasyasını ve baldır bölgesindeki diğer tendonları (Ör. Plantaris
tendonu, peroneal tendonlar) içerir. Gastroknemius fasyasının orta
bölümünden boylamasına devrilen tendinöz şerit, yırtık tendonun
proksimal ve distal uçlarından dikiş materyali gibi geçirilerek tamirde
kullanılmıştır.
Aşil tendon
tamirinde kullanılabilecek uzak dokular ise fasya lata (serbest flep
şeklinde) veya, kalkaneal insersiyosundan avülze olmuş tendonların
tekrar tutturulmasında kullanılan, patella-tendonkemik şeritlerini
içerir.(1)
Aşil tendon
yırtıklarının erken dönem tamirinde en sık kullanılan operatif yöntem,
tendon uçlarının primer olarak uç-uca dikilmesidir. Bu amaçla en sık
Kessler, Bunnell ve Krackow (lockingloop) teknikleri kullanılır.
PERKÜTAN CERRAHİ TEDAVİ
Ma ve Griffith,
aşil tendon yırtıklarının tamirinde açık cerrahi tamir ve konservatif
tedavi arasında kalan bir yöntemi, tendon kopma bölgesi açılmadan
yapılan perkütan tamiri geliştirmişlerdir.
Perkütan tamir,
tendonun lateral ve medial kenarı boyunca altı adet küçük "stab" kesi
yapılmasını ve dikiş materyalinin bu kesiler yardımıyla tendondan
geçirilmesini içermektedir.
Rowley ve Scotland
yaptıkları bir çalışmada immobilizasyonla perkutan cerrahi tedaviyi
karşılaştırmışlar. Perkutan cerrahi tedavi sonrası aktivitelere dönüşün
daha kısa olduğunu kanıtlamışlardır.
Ameliyat Sonrası Bakım
Hastalar
genellikle ameliyat sonrası birinci gün taburcu edilirler. Cerrahi
alanda ödem gelişimini engellemek için, hastalara ameliyatlı
ekstremitelerini mümkün olduğunca yüksekte tutmaları (elevasyon
uygulamaları) gerektiği anlatılır, ayrıca tolere edebildikleri ölçüde
yük vermelerine izin verilir. Hastalar iki haftalık aralıklarla
kontrollere çağrılır; ameliyat sonrası ekin pozisyonunda yapılmış olan
kısa bacak alçı/ateli ikinci ve dördüncü hafta kontrollerinde,
dorsifleksiyon yavaş yavaş arttırılarak, nötral pozisyona getirilmeye
çalışılır.
Alçı/atel
ameliyattan altı hafta sonra tamamen çıkartılır. Alçı/atelin
çıkarılmasını takiben parsiyel yük verme, germe ve güçlendirme
egzersizlerine, hasta tarafından tolere edilebildiği düzeyde, başlanır.
Hastalar ameliyatı takiben sekiz ila 10 hafta sonra yavaş yavaş tam yük
vermeye geçerler. Alçı/atel içindeki immobilizasyon süresince, hastalara
gastroknemius-soleus kas kompleksine yönelik izometrik kontraksiyonlar
yapmaları önerilebilir. Ayak bilek hareket açıklığı egzersizlerine
alçı/atel çıkartıldıktan sonra bir fizyoterapist eşliğinde başlanır ve
derecesi giderek arttırılır
CERRAHİ SONRASI REHABİLİTASYON
Cerrahi sonrası Erken Dönem (İmmobilizasyon Süreci) (0–2 hafta)
Cerrahi sonrası
ilk iki hafta, ayak bileği cerrahın tercih ettiği bir derecede
(genellikle tam ekin pozisyonunda) plantar fleksiyonda rijid bir
splint’le sabitlenir. Hasta koltuk değneği veya yürüteç kullanarak
ağırlık aktarmadan mobilize olur. Bu süreçte ödemi ve ağrıyı azaltarak
yara iyileşmesini uyarmak için PEACE&LOVE protokolü uygulanır.
Aşil tendon rüptür
cerrahileri sonrası diğer taraf ile karşılaştırıldığında, etkilenen
taraf Aşil tendonunda uzama, gastrocnemius ve soleus kasları kas
kütlelerinde ve plantar fleksiyon kuvvetinde azalma görüldüğünü
belirtmişlerdir. Bu nedenle, cerrahi sonrası en erken dönemden itibaren,
kas atrofisinin miktarını azaltmak için kuvvetlendirme egzersizlerine
başlanmalıdır.
Cerrahi sonrası
ilk iki hafta daha güvenli olacağı için, dorsifleksiyon, inversiyon ve
eversiyon yönlerinde izometrik egzersizlere başlanmalıdır. Bu dönemde,
alt ekstremiteye yönelik diğer düz bacak kaldırma ve bacak abduksiyonu
gibi kalça çevresi kaslara yönelik diğer aktif hareketler de iyileşmeyi
hızlandırmakta ve fonksiyonlara erken dönüşü sağlamaktadır.
Erken Dönem (2–6 Hafta)
Erken dönemde amaç;
ağrıyı azaltmak,
inflamasyonun kontrolünü sağlamak,
normal eklem hareketlerini kazandırmak ve tam ağırlık aktarımını sağlamaktır.
Rijid splint’ten
giyilip çıkarılabilen bir bota geçilir. Bot menteşeli ise, 20°’lik
plantar fleksiyona yerleştirilir; menteşeli değilse yine yaklaşık
20°’lik plantar fleksiyon elde etmek için topuğa 2 cm yüksekliğinde kama
yerleştirilir. Bot, ağırlık aktarımı yapılmayan egzersizler ve banyo
(ağırlık aktarmadan) dışında bütün gün giyilmelidir.
Hastaya; ödem
kontrolü için soğuk uygulama (buz, kriyoterapi), klasik masaj, zıt
banyo, pnömatik kompresyon, elektrik stimülasyonu (enterfaransiyel akım
ya da diadinami gibi) uygulanabilir. Ağrıyı azaltmada TENS gibi elektrik
stimülasyon yöntemleri de kullanılabilir.
Eklem hareket
açıklığını arttırmak için talokrural, subtalar, distal tibiofibular ve
orta ayak eklemlerine manuel terapi tekniklerinden Grade I ve Grade II
mobilizasyon yöntemleri, Aşil tendonuna yumuşak doku teknikleri ve skar
bölgesine yönelik mobilizasyon teknikleri, nötrali geçmeyecek şekilde
nazikçe dorsifleksiyona germe ve fleksibilite egzersizleri
uygulanabilir.
Beşinci haftadan
itibaren, dinamik stabilite sağlayan nöromusküler egzersizlere geçilir.
Oturmada, farklı yüzeylerde dorsi-plantar fleksiyon egzersizleri ve
wooble board ile stabilizasyon çalışılabilir . Alt ekstremite için; düz
bacak kaldırma egzersizi ile yan yatışta kalça abduksiyon hareketlerine,
botla statik bisiklet sürme ile açık kinetik diz ve kalça fleksiyon
egzersizleri eklenir.
Bu dönemde, botla
birlikte koltuk değnekleri kullanılarak, hastanın tolere edebildiği
kadar ağırlık aktarılır. Hasta, herhangi bir rahatsızlık duymadan ayağı
üzerine ağırlık vermeyi tolere edene kadar koltuk değneği kullanmalıdır.
Ara Dönem (6–14 hafta)
Ara dönemde amaç,
normal yürüme mekaniklerini kazandırmak ve fonksiyonel aktivitelerin
yeniden düzgün bir şekilde yapılmasını sağlamaktır. Bot çıkarılarak,
ambulasyon botsuz yapılır. Duruma göre ayakkabı içine yükseklik
yerleştirilebilir. Ayak bileği bir havlu ya da bantla tam
dorsifleksiyona götürülerek gerilebilir. Ayakta durma sırasında, bacak
düzken veya bacak hafif öne bükülü hafif germe yapılabilir .
Bu dönemin
özellikle erken safhalarında aşırı gerginlik oluşturmamaya dikkat
edilmelidir. Dirençli egzersiz bandıyla dört yönde (dorsfleksiyon,
plantarflkesiyon, inversiyon, eversiyon) kuvvetlendirme yapılabilir .
Çift ayak parmak ucuna yükselme 7.–8. haftalarda yapılabilir.
Hastanın
fonksiyonel düzeyine uygun olarak nöromusküler egzersizler ve
fonksiyonel aktivitelerle birlikte kapalı kinetik ve açık kinetik
egzersizler, dereceli ilerletilerek yaptırılabilir. Örneğin; oturmada
bilateral topuk kaldırma ya da ellerle destek alırken çift ayak parmak
ucuna yükselme yapılabilir.
Statik bisiklette
çalışma, su içi egzersiz ve yürümenin yapıldığı akuaterapi, yapılabilir.
Leg press egzersizi, öne ve yana adım alma, basamağa adım alma
egzersizleri ile kapalı ve açık kinetik olarak hamstring kaslarına
yönelik fonksiyonel egzersizler uygulanabilir.
Botun çıkarılması
ile birlikte, normal yürüyüşün kinetik ve kinematik özelliklerinin
kazandırılması için yürüme eğitimine başlanmalıdır. A bşil tendon
cerrahisi sonrası yürüyüşte biyomekanik değişikliklerin ve yürüyüş
paterninin incelendiği bir çalışmada, ayak bileği hareketleri ile
tibialis anterior ve soleus kasları kas koordinasyonunda adaptif
değişikliklerin görüldüğü belirtilmiştir.Yürüme aktivitesi
kazandırıldığında, dönemin sonunda hastanın durumuna göre hafif koşu
(jogging) eğitimine geçilir.
Fizyoterapist
gözetiminde denge eğitimi ve propriyoseptif eğitime başlanır ve eğitim
ilerletilir . Duyu motor entegrasyonu arttırmada düz bir hat üzerinde
tandem yürüyüşü, geriye adım alarak yürüme, tek ayak üzerinde denge,
tilt ve wobble board’da denge çalışılabilir. Basamak çıkma ve inme
aktivitelerine bu dönemde aşamalı olarak geçilir.
Geç Dönem (14–24 hafta)
Rehabilitasyonun
son aşaması olan bu faz, çok yönlü, hızlı, sık tekrarlı, daha çok kuvvet
ve yüklenme gerektiren kompleks egzersizleri içerir. Bu fazda hedef,
beceri ve çevikliği arttırmak ve spora özel eğitim ile spora dönüşü
kolaylaştırmaktır.
Bilateral topuk
yükseltme ve tek taraf üzerinde topuk yükseltme egzersizleri, öne ve
yana hamle egzersizleri yapılabilir. Dirençli bantlarla ya da
ağırlıklarla (toplar ya da ağırlık torbaları) gövdeyi çaprazlayan core
stabilizasyon egzersizleri yapılabilir . Ara dönem sonuna doğru ve geç
dönemden itibaren gravite azaltılarak leg press egzersizi ve pliyometrik
egzersizler yapılabilir .
Spora Dönüş (24–52 hafta)
Aşil tendon
rüptürlerinin iyileşmesi ve rehabilitasyonundan sonra rekabet ve
rekreasyon sporlarına dönüş yaygın gözükmekle beraber, yapılan
çalışmalarda spora dönüş oranlarında farklılıklar görülmektedir.
Hastanın spora dönüşü; hastanın cinsiyetine, yaralanma düzeyine, yaptığı
spora, profesyonellik durumuna, hastanın psikolojik durumuna, yapılan
cerrahi uygulamaya ve uygulanan tedavilere göre değişmektedir
Spora dönüş öncesi
12.–14. haftada hastayı değerlendirmek için; Ayak ve Ayak Bileği
Engellilik İndeksi (Foot and Ankle Disability Index –FADI), Ayak ve Ayak
Bileği Engellilik İndeksi Spor (Foot and Ankle Disability Index Sport),
Alt Ekstremite Fonksiyon Ölçeği (Lower Extremity Functional Scale
–LEFS) ve Aşil Tendon Toplam Rüptür Skoru (Achilles Tendon Total Rupture
Score – ATRS) uygulanabilir. Özellikle 3. aydaki Aşil Tendon Toplam
Rüptür Skoru (ATRS) ile hastanın spora dönme ihtimalinin tahmin
edebileceği belirtilmiştir.
Genel olarak spora dönüş kriterleri şöyle sıralanabilir:
- Sporcular ağrısız olmalı; simetrik eklem hareket açıklığına ve kuvvete sahip olmalı;
- Yürüme, kesme ve dönme hareketlerinde yürüyüş simetrisi olmalı;
- Atlama (yüklenme yokken) ve inişte (yükleme sırasında) alt ekstremite simetrisi olmalı;
- Tek ayak sıçrama
mesafesi, lateral sıçrama mesafesi ve dikey sıçrama, etkilenmemiş
ekstremitede gerçekleştirilen mesafenin veya yüksekliğin en az %90’ı
olmalıdır.
KAYNAKÇA
1) M. Karahan, B. Erol, Aşil Tendon Yırtıklarına Yaklaşım;TOTBİD Dergisi , 2004 , Cilt: 3 Sayı: 1-2
2) Dr. Önder Ersan, Dr. Fırat Seyfettinoğlu, Dr. Fatih Duygun, Olgu Sunumu: Aşil Tendon Rüptürü , 2004 , cilt: 13 sayı: 9 -352
3) Carr AJ, Norris SH. The blood supply of the calcaneal tendon. J Bone Joint Surg [Br] 1989;71:100-1.
4) Mahmut
Nedim DORAL, Onur TETİK, Ö. Ahmet A TAY, Gürsel LEBLEBİCİOĞLU, Ali
ÖZNUR , Achilles tendon diseases and its management , Acta Orthop
Traumatol Turc 2002;36 Suppl 1:42-46
5) Nihal
Apaydın ,Serhan Ünlü, Murat Bozkurt, Mahmut Nedim Doral , Functional
anatomy and biomechanical aspects of the Achilles tendon , TOTBİD
Dergisi 2011;10(1):61-68
6) Ali
CEYLAN , Ertuğrul DEMİRDEL , Achilles Tendon Injuries and Early
Functional Rehabilitation Practices , Gümüşhane University Journal of
Health Sciences , GUJHS 2022; 11(2): 825- 831
7) Güzel ve ark. , Güzel et al , ODÜ Tıp Dergisi , ODU Journal of Medicine (2014):e64-e67
8) Esra Numanoğlu , Aşil tendon rüptür cerrahisi sonrası fonksiyonel rehabilitasyon , TOTBID Dergisi , 2018; 17:66–75