Egzersiz En Ucuz İlactir

Değerli okuyucularım, bugün de sizlere zahmetsiz, masrafsız; kolay bir sağlık bilgisi daha sunmanın gayretinde olacağız…

Öncelikle bu güzel çalışmada bu yazıya büyük emeği geçen değerli meslektaşım Fizyoterapist Elif Kesen’e şahsım ve sizler adına gerçekten çok teşekkür ediyorum.

Diyoruz ki… 

Bir zaman makinesi düşünün... 

Hayır, öyle çok ötelere geleceğe filan gitmiyoruz…

Sadece 50 - 60 yıllık geçmişe bakıyoruz… Filmlerde, belgesellerde veya anılarda kalan o dönem insanlarının hayatı nasıl yaşadıklarını hayretle izliyoruz değil mi?

Yürüyen, taşıyan, inen çıkan insanlar var etrafımızda... Hayatın onlara sunduğu en iyi reçeteden habersiz bir hayat süren topluluktan söz ediyoruz…

Sonra yavaş yavaş günümüze doğru geliyoruz… Gitgide hayatımızı kolaylaştırdığımızı sandığımız gelişmelerle aslında hayatımızda yeni objeler türüyor…

Merdiven yerine asansörler, yürüyerek işe gitme yerine servis araçları, yetmedi her eve değil herkese neredeyse bir otomobil; her şeye bir tık uzaklıkta olmak… Uzaktan kumandalar; hazır yiyecekler, hazır içecekler, sipariş yemekler, daha neler neler… Ayran bile yapmaya gerek kalmayan kolaycacık bir hayat… Yan gel yat…

Derken bu yeni objelerle birlikte sağlığımızla ilgili de yeni kelimeler türemeye başlıyor… 

"Obezite, hipertansiyon, Alzheimer, depresyon, şeker, kanser…" 

Vücut bu tepkilerle bizi uyarmaya başladığında, alışmışız ya, “onun da kolayı var” diyoruz… Yanımızdan hiç eksiltemediğimiz “hap” çözümler (!) ile vücudun sesini iyice kısıyoruz.

Bu bir süreçti… Sonra anlaşılmaya başlandı ki sağlık için bu kolay yöntem yeterli değil…

Günümüzde yavaş yavaş bir bilinç uyanması görüyoruz. Yetersiz kalan ve hatta daha fazla şikâyetle sonuçlanan tedaviler ışığında araştırmalar ve çalışmalar yürütülüyor. Üniversitelerde halk sağlığı adına fizyoterapi programları oluşturulup binlerce fizyoterapist yetiştiriliyor… Hayatınıza modifikasyonlar getirerek olan ve olası rahatsızlıklarınızda sizlerle el ele verip size sağlıklı çözümler sunuyorlar.

Hayatınıza hareket katın:

Bu bilinç ile sağlıklı bir hayat için biz sağlık kadrosundan profesyonel destek isteyen herkese diyoruz ki: 

“Hayatımızda bazı düzenlemeler yaparak hareketsizliğin neden olduğu hastalıkları büyük ölçüde engelleyebiliriz. Öncelikle fiziksel aktiviteyi bir “yaşam tarzı” haline getirmemiz gerekiyor. 

Bu noktada bazen haklı olarak karşımıza çok fazla soru işareti çıkabiliyor: 

-Hangi egzersiz türünü tercih etmeliyim?

-Egzersizi ne sıklıkla tekrar etmeliyim?

-Hangi şiddette devam etmeliyim?

-Hangi hareketlerden kaçınmalıyım?

Teşhisi (tanısı) konulmuş hastalıklarda ilaç reçetesi yazıldığı gibi bazı rahatsızlarda da egzersiz reçetesi gerekli olabilir. Bu sebeple tıpkı uygun bir diyet için diyetisyenle bir plan oluşturulduğu gibi uygun bir egzersiz planı oluşturmak için de fizyoterapistinizle uyumlu bir süreç ilerletmeniz gerekir. 

Haftada üç gün yürüyüş

Bu arada şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki çok basit gibi görünen, adım sayılarımızı arttırmak ile başlayıp haftada 3-4 gün 45 dk. orta şiddete yürüyüş ile devam eden bir program yapmak bile hayati öneme sahip. 

Bakalım mı bu aktivite hayatımızdaki olguları nasıl değiştiriyor?

Obezite engellenir:

Egzersiz toplam vücut ağırlığında azalmaya, yağsız kütlede azalmanın önlenmesine ve viseral yağ (iç yağ) kütlesi kaybında göreceli artışa yol açar. Dirençli egzersizlerin eklenmesi yağsız kas kütlesini arttırır.

Hipertansiyon riski azalır:

Düzenli egzersiz ile başlangıç aşamasındaki tansiyon yüksekliği (hafif kan basıncı yüksekliği) normal düzeye getirilebilir. Bu tür hastalarda ilaç kullanımına bile gerek kalmayabilir. Yapılan çalışmalar hipertansiyonlu bireylerde egzersizlerinin yaklaşık 1,5-2 puan kan basıncında düşme etkisi oluşturduğunu ortaya koymuştur. Böyle hastalarda ömür boyu ilaç kullanma zorunluluğu da ortadan kalkmış olur.

Diyabete yakalanma riski azalır: 

Diyabetli hastaların büyük çoğunluğunda önceleri insülin direnci gelişir. Orta veya hatta düşük yoğunlukta düzenli fiziksel aktivite diyabet görülme riskini ve insüline direnci azaltmaktadır. Bazı durumlarda, kan şekeri çok yüksek olmayan Tip-2 diyabette ilaç kullanımına bile gerek kalmayabilir.  

Kan yağları düzenlenir: 

Düzenli egzersiz yağ ve karbonhidrat metabolizmasını olumlu yönde etkiler. Vücut ağırlığında, yağ depolarında, total kolesterol ve serum trigliseridlerinde (kan yağları), LDL (kötü kolesterol) kolesterolde azalmalara ve HDL (iyi kolesterol) kolesterolde artışa sebebiyet verir.  Böylece kalp damar hastalıklarına yakalanma riski azalır. Egzersiz yapan birçok hastada kolesterol ilacı kullanmaya gerek kalmadığı gözlenmiştir.

Kemik erimesini engeller: 

Fiziksel aktivite ve egzersiz, bütün yaş gruplarında kemik kitlesinin korunması ve geliştirilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Yapılan çalışmalar düzenli uygulanan doğru seçilmiş egzersizler, kişinin yaşına bağlı olarak kemik kitlesinde artış veya kayıp hızında azalma yapar. Bunun yanı sıra, dengenin geliştirilmesine, kasların kuvvetlenmesine, esnekliğinin ve eklem hareket açıklığını geliştirilmesine imkân sağladığını da ortaya koymuştur. Sonuçta bir yandan kemik kırılganlığında azalma görülürken, diğer yandan osteoporoz (kemik erimesi) kırıkların önüne geçilir.

Solunum fonksiyonlarınızı iyileştirir:

Egzersiz; akciğerlerinize daha fazla hava girmesini, diyafram kasınızı kuvvetlendirmeyi, derine yerleşmiş balgamı çıkarmayı, nefes alıp verme sıklığını azaltmayı sağlar. Çalışmalar KOAH’lı hastalarda düzenli egzersizin nefes darlığını azalttığı, fonksiyonel kapasitede, günlük yaşam aktivitesinde ve kalitesinde artış sağladığını göstermiştir.

Depresyon riski azalır:

Egzersiz, fiziksel sağlığa olumlu etkilerinin yanı sıra, bilişsel işlevleri iyileştirir ve ruhsal iyilik hali sağlar. Ayrıca fiziksel inaktivitenin psikiyatrik hastalıkların oluşmasında etkili olduğu belirtilmektedir. Depresyonlu hastalarda ise toplu yapılan egzersiz veya sporun, insanlar arasında sosyalleşmeyi arttırarak depresyonu tedavi ettiği de tespit edilmiştir.

Bazı kanser türlerine yakalanma riski azalır:

Fiziksel hareketsizlik önemli ölçüde bazı kanser tipleri ile ilişkilidir ve obezite, bağışıklık ve hormonal fonksiyonların birbirleri arasındaki etkileşimin kanser gelişimini kolaylaştırabileceği veya baskılayabileceği düşünülür. 

Düzenli ve zorlayıcı egzersizin kansere karşı güçlü bir önleyici tedavi sağladığı ve kansere yakalanma düzeyini % 40 oranında azaltma potansiyeli olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. En yüksek önleyici etki meme ve kolorektal kanserler üzerindedir. Kanser tanısı sonrası verilen egzersiz reçetesinin cerrahi sonuçları geliştirmede, hissedilen yakınmaları azaltmada, radyasyon ve kemoterapiye bağlı yan etkilerle baş etmede, fiziksel işlevi sürdürme veya arttırmada, psikolojik sağlığı geliştirmede, yağ alımını ve kas-kemik kaybını azaltmada ve yaşam süresini uzatmada olası yararları çoktur.

Alzheimer'a yakalanma riskini azaltır:

Egzersiz eksikliğinin Alzheimer riskini arttıran bazı gen türlerine sahip olmak kadar riskli olduğu bulunmuştur. Egzersiz, beyin hücrelerinin düzgün çalışmasına yardımcı olan, sinir büyüme faktörleri olarak bilinen kimyasalların salınımını arttırır. Ayrıca beynin sağlıklı ve besleyici olmasına yardımcı olan kan akışını arttırır. Böylece Alzheimer hastalığı veya zihinsel gerileme riskini %35 ile %45 oranında düşürüyor.

Örneklerini çokça arttırabileceğimiz en doğal şifamız olan egzersiz, 7’den 70’e herkesin kapsülünde bulunmalıdır! Sağlık ve hareketle kalın.

Uzm Fzt Hakan Ozdemir in yazisi