Beyin krizi (inme) sırasında aşağıdaki şekiyetlerden bir veya birkaçı görülebilir:
- Vücudun yarısında (yüz, kol ve bacak) his ve kuvvet kaybı (felç)
- Yüz yarısında felç, dudak kayması
- Konuşamama veya konuşma güçlüğü
- Konuşmanın peltekleşmesi
- Kelimeleri bulup söyleyememe
- Konuşulanları anlayamama
- Tek gözde ani görme kaybı
- Çift görme
- Baş dönmesi ve dengesizlik
- Başağrısı
En sık karşılaştığımız inme belirtileri, yüz, kol ve
konuşmayı ilgilendiren belirtilerdir. Yüz yarısında düşüklük, bir kolda
uyuşma veya kuvvet kaybı, konuşmanın bozulması veya konuşamama inme
hastalarında en sık görülen şikayet ve belirtilerdir. İnme’ye
neden olan damar tıkanıklığının belirli kritik bir süreyi aşması
durumunda bu şikayet ve bulgular kalıcı olur. Kritik zaman aralığı
içinde uygun tedavi greçekleştirilen hastalarda, şikayet ve bulguların
hepsi veya bir kısmı büyük oranda geriye dönebilir. Bu nedenle kendisi
ve yakınlarında benzer belirtiler başlayan kişi, vakit kaybetmeden
ambulans servisini arayıp, acil tıbbi yardım istemelidir.
İnmeye neden olan atardamar tıkanmasının genel olarak 4 farklı nedeni olabilir:
- Şahdamarının, damar sertliği hastalığının ilerleyen safhasında ani olarak tıkanması
- Şahdamarı darlığı olan hastalarda, damar bölgesinden kopan küçük pıhtı veya kireç parçalarının kan akımı ile beyin damarları içine kaçarak tıkanıklığa neden olması
- Kafatası içindeki beyin damarlarındaki darlık ve tıkanıklıklar
- Kalp kaynaklı pıhtının, kan akımı ile beyin damarları içine kaçarak, beyin damarlarını tıkaması
İnme, en sık ölüm nedenleri arasında kanser ve kalp-damar hastalıklarından sonra üçüncü sıradadır. Heryıl yaklaşık 15 milyon insan inme geçirmekte ve bunların 5 milyonu hayatnı kaybetmektedir.
İnme (beyin krizi) için risk faktörleri nelerdir?
İnmelerin çok önemli bir kısmı, boyun ve beyin atardamarlarını etkileyen damar sertliğinin bir sonucu olarak gelişir. Bu nedenle, inme genellikle 65 yaş üstü kişilerde gelişir.
- aşırı kilo (obesite),
- şeker hastalığı (uygun tedavi ve takip edilmemiş),
- hareketsiz yaşam stili,
- hipertansiyon,
- kalp ritim bozukluğu (atriyal fibrilasyon),
- sigara kullanımı,
- yüksek kan kolestrol düzeyi,
- aşırı alkol tüketimi,
inme gelişimi için en önemli risk faktörleridir. Ateroskleroz (damar sertliği) boyun veya beyin atardamarlarının iç yüzeyinde bir yağ ve kireç tabakasının birikmesine neden olur. Damar duvarındaki kireç tabakasının düzensiz yüzeyi, pıhtı oluşumunu kolaylaştırır. Kireçlenme noktalarında oluşan pıhtıdan kopan parçalar, kan akımıyla gittikleri beyin atardamarlarını tıkayarak inme gelişmesine neden olur. Ayrıca, atardamar duvarındaki kireç tabakası zamanla kalınlaşarak, damar içinden geçen kan akımını kritik düzeyde azaltan darlıklara ve hatta tıkanıklara neden olabilir. Atardamarın daraldığı noktadan geçen kan akımının kritik bir düzeyin altına düşmesi durumunda da inme gelişebilir. Kalbin düzensiz atımı sonucu kalp içinde oluşan pıhtılar, diğer bir inme nedenidir. Kalp atımında düzensizlik (ritim bozukluğu) olan hastalarda kalp içinde pıhtı oluşma riski yüksektir. Bu hastalarda, kalp içinde oluşan pıhtılar, kan akımı ile beyin damarı içine kaçarak, iskemik ataklar oluşturabilir. Bu nedenle, geçici iskemik atak geçiren ve beyin veya boyun damarlarında hastanın geçirdiği atakları açıklayacak bir neden bulunamaması durumuda, kalp ultrasonografisi (ekokardiyografi) yapılarak kalp içinde pıhtı olup olmadığı araştırılır.
Acil iskemik inme tedavisi nasıl yapılır?
İnme tedavisi, şikayetlerin başlangıcından itibaren 3-6 saat içinde uygun şekilde yapılırsa, tüm şikayetler hastada kalıcı bir sakatlık bırakmadan ortadan kalkabilir. İnme tedavisi, şikayetlerin başlagıcından 6 saat içinde gerçekleştirilen mekanik trombektomi (pıhtının çıkarılması) veya tromboliz (pıhtı eritme) yöntemleriyle yapılır. İnme (beyin krizi) geçiren bir hastada ilk olarak şikayetlerin nedeni ortaya çıkarılmaldır. Manyetik Rezonans (MR) veya Bilgisayarlı Tomografi (BT) görüntüleme yöntemleri kullanılarak, inme şeklinde yaşanan şikayet ve bulguların, atardamar tıkanıklığından kaynaklandığı kanıtlanmalıdır. Atardamar tıkanıklığı tespit edilen inme hastasının tedavisi, şikayetlerin başlangıcından itibaren geçmiş olan süre, hastanın şikayetlerinin şiddeti, tıkanan atardamarın büyüklüğü, beyin tomografi veya MR tetkikleri ile belirlenen hasarlı beyin bölgesinin büyüklüğü gibi faktörler göz önüne alınarak planlanır. Büyük atardamar tıkanmasına bağlı gelişen inmeler, mekanik trombektomi adı verilen yöntemle tedavi edilir. Trombektomi tedavisinin uygulanabilmesi için hastanın beyninde büyük ve kalıcı hasar gelişmemiş olaması gereklidir. Trombektomi tedavisi anjiografi cihazı kullanılarak uygulanır. Anjiografi eşliğinde pıhtının bulunduğu ataradamara damar içerisinden katerterle ulaşılıp, bu iş için geliştirilmiş çok yumuşak yapıda özel stentlerle (metal kafes) pıhtı katerter içine çekilerek damar açılır. Trombektomi, hastada kalıcı beyin hasarı gelişmeden uygun tedavi zaman aralığında uygulandığında, çok etkili bir tedavi yöntemidir.
Tromboliz (pıhtı eritme), inmenin diğer tedavi yöntemidir. Tromboliz
tedavisinde, damar içine pıhtı eritici ilaç injeksiyonu yapılır. Pıhtı
eritici ilaç, serum yoluyla toplardamar içine verilebildiği gibi
(intravenöz tromboliz), uygun hastalarda anjio eşliğinde pıhtının
bulunduğu atardamar içine, ince çaplı özel kateterlerle de verilebilir
(intra-arterial tromboliz). Yakın
geçmişte büyük bir cerrahi operasyon geçirmiş, kan sulandırıcı ilaç
kullanan ve inme başlangıcından 4.5 saatten uzun süre geçmiş olan
hastalarda uygulanamaz.
Günümüzde, büyük damar
tıkanıklığına bağlı inme geçiren hastalarda, inmeye neden olan damar
tıkanıklığı (pıhtı) teknik olarak başarılı şekilde tedavi edilse bile,
hastaların yaklaşık %20-30’unda kalıcı bulgu ve sakatlık gelişebiliyor.
Bu nedenle, inme geçirme riski bulunan kişilerde uygulanacak önleyici tedaviler, en değerli tedavi yöntemidir.
Değişik nedenlerle inme geçirme riski altında olan kişilerde, kişiye
özel riskler göz önüne alınarak inme önyeci tedaviler uygulanmaldır.
İnme (beyin krizi) önlenebilir bir hastalıktır
İnme, hastaların büyük çoğunluğu için önlenebilir bir hastalıktır.
Hastaların çok büyük bir oranında, inme gelişimini haber verici
şikayetler önceden görülür. İnme öncesinde görülebilen ve kalıcı olmayan
bu şikayetlere "geçici iskemik atak" adı verilir. Geçici iskemik
ataklar, “uyarıcı” ve “mini inmeler” dir. Hastayı, yaklaşmakta olan bir
kalıcı inme ve felç riski yönünden uyaran “öncü” ataklardır. Geçici
iskemik atak geçiren hastaların yaklaşık %35’i, uygun şekide tedavi
edilmedikleri takdirde takip eden 1 ay içinde kalıcı inme ve felç
geçirirler. Bu nedenle geçici iskemik ataklar, ciddiye alınmalı ve atağa neden olan durum bu ciddiyetle vakit geçirmeden tedavi edilmelidir.
Geçici
iskemik atak yaşan hastalarda, şikayetlerin nedeni detaylı şekilde
araştırılıp, inme gelişimini önleyici tedbir ve tedaviler başlanır. Bu
tedbirlerin en önemlisi, hastaya özel damar sertliği risk faktörlerinin
ortadan kaldırılmasıdır.
- Kan basıncının normal sınırlarda tutulması
- Kan şekerinin kontrol edilmesi
- Kan kolestrol ve lipid düzeylerinin kontrol edilmesi
- Sigaranın bırakılması
- Yaşam şeklinin düzenlenmesi: Hastanın sağlık durumuna uygun hareketli bir hayat stili ve hastaya uygun sağlıklı beslenme
- Alkol kullanan hastalarda alınan alkol miktarın kısıtlanması
- Pıhtı önleyici veya pıhtılaşmayı zorlaştıcı ilaçlar
Yüksek kan basıncı, inme için en önemli risk faktörüdür.
Kan basınıcının normal sınırlar içinde tutulması, inme riskini
azaltmada en önemli adımlardan biridir. Sigara kullanan kişilerin bu
alışkanlıklarını terk etmeleri, aşırı alkol tüketenlerin de alkol
alımını ciddi oranda azaltmaları gereklidir. Sebze, lif bakımından
zengin sebze ve baklagiller ve balık ağırlıklı, yağdan fakir (sadece
zeytinyağ gibi doğal bitki özlü sıvı yağların kullanıldığı), kırmızı
etin sınırlandığı bir beslenme reçetesi, inme riskini azaltır. Ayrıca,
boyun veya beyin atardamarında darlık tespit edilen hastalara, hekimleri
tarafından pıhtı önleyici ilaçlar önerilebilir.
Geçici iskemik
atağı oluşturan pıhtının, boyun atardamarlarındaki (şahdamarı) ciddi bir
darlıktan kaynaklandığı hastalarda, ilaç tedavisine ek olarak darlığı
açmak için girişimsel bir tedaviye ihtiyaç duyulabilir. Şah damarı ve
boyun damarlarında çap olarak %60-70’in üstünde darlık olan ve geçici
iskemik atak geçiren hastalarda, darlığa yönelik bir girişimsel tedavi
(stent ve balon anjioplasti) uygulanması gerekir.
Beyin
atardamarında çap olarak %70’in üstünde darlık nedeniyle geçici iskemik
ataklar geçiren ve pıhtı önleyici ilaç tedavisine ramen iskemik atak
geçirmeye devam eden hastalarda, stent ve /veya balon anjioplasti
tedavisi uygulanması gerekebilir.
Kalp
boşluğu içinde pıhtı gelişme riski oluşturan tipte kalp ritim bozukluğu
olan hastalarda, kanın pıhtılaşmasını zorlaştıran (kan sulandırıcı)
ilaçların düzenli kullanılmasıyla inme riski önemli ölçü azaltılır