Sağlıklı yaşamanın 3 basit sırrı

Hemen her gün okur, dinler veya izlersiniz…

“Sağlıklı yaşamak”, “uzun yaşamak”, “uzun ömrün sırrı” gibi konular yazılı ve görsel medyada sık gündeme getirilir. Bu konuda birçok sağlık uzmanı faydalı bilgiler de öğütler. Bütün bu öğütleri özetlediğimizde ortaya üç temel esas çıkmaktadır. Sağlıklı ve uzun yaşamanın 3 basit kuralı şöyledir:

1) Çok çiğnemek.

2) Düzenli yürüyüş.

3) Düzenli cinsel hayat.

Çok çiğnemek

Ne yazık ki toplum olarak çiğneme kültürümüz var diyemeyiz… Oysa tokluk hissi, yenilen yemek miktarı ile ilgili değildir. Tokluk hissi, esasen yeme süreci içerisinde alınan tat duyusunun doyumudur. Bu nedenle ağzımıza aldığımız bir lokmayı, çokça yani uzun süre çiğnediğimizde hem sindirimi ağızda başlatmış oluruz; hem her çiğnemede dilimizdeki tat alıcıları sayesinde beynimize sürekli tat duygusu göndermiş oluruz. Çok çiğneme yaptığımızda beraberinde mutluluk veren maddeler de salınmaya başlar. Yeme işlemi esasen bir haz değil midir? Öyleyse bu hazzı elde etmek için çok yiyerek değil çok çiğneyerek de sağlayabiliriz. Çok çiğnemek, haliyle yeme süresini de uzattığı için tokluk hissi daha zaten ortaya çıkacaktır. Örneğin yemek sırasında bir dilim ekmeğinizin 5 parçaya bölündüğünü varsayın. Her bir parçayı 30 çiğnemede yediğinizi hesaplayın. 5 parça 30 çiğneme sonucu toplamda 150 çiğneme işlemi olur. Bu da 150 sefer beynimizin tokluk merkezine tat duyusu göndermek demektir. Az çiğneyen ise her bir lokmayı 10 kez çiğnediğinde toplamda bir dilim ekmeği 50 çiğnemede yer. Beyine 50 çiğneme duyusu gönderildiği için tokluk hissi daha geç ortaya çıkacaktır. Sonuçta aynı tokluk hissini sağlamak için bir dilim ekmek yerine 3 dilim ekmek yenmiş olacaktır.

Zaten günümüzde bizi sarmalayan fastfood – ayaküstü- beslenme çağının esas amacı da hızlı ve lifsiz yemeği hedefler. Fastfood beslenmede yediklerimizin çoğunluğu aşırı yağlı, şekerli, karbonhidratlı ve lifsiz gıdalardır. Bu ürünler lifsiz oldukları için ağızda çok hızlı yutulur. Böylece daha fazla porsiyon yemeye davetiye çıkartmaktadır. Bu tür sağlıksız gıdalar, üstelik hızlı ve lifsiz kalori bombası olarak yenildiği için günümüzün en büyük problemi metabolik hastalıklarda büyük artışın başlamış olmasıdır.

Düzenli yürüyüş

Aslında yürüme konusunda da toplum olarak standartların çok gerisindeyiz. Günlük iş uğraşılarımızın haricinde yürünmesi gereken mesafe saatte 4 ile 6 kilometre olmalıdır. Bu mesafenin orta tempoda minimum 5- 6 bin adım olması lazım. Yürüyüş süresinin aralıksız olarak 45 ila 60 dakika arasında olması lazım. Tabii ki özel durumlar ve hastalık durumları bunun dışındadır. Bu şekilde, günlük çalışmalarımızın dışında 5 - 6 bin adımlık yapacağımız yürüyüş sağlıklı kalabilmemiz için çok önemlidir. Eklemlerimizin, kas iskelet sistemimizin sağlıklı işlemesi için çok gereklidir. Eğer zayıflamak istiyorsak bu yürüyüşü günlük 8000 ile 12000 adım ve orta tempo ve üzerinde de yapmak mümkündür. Beraberinde ise haftada 3 gün 20 - 25 dakika dirençli egzersiz ve kardiyo yapmak gerekir.

Cinsel hayat:

Uzun ve sağlıklı yaşamanın üçüncü basit kuralı ise düzenli cinsel hayat yaşamaktır. Bu, kişinin yaşına göre haftada üç, haftada iki veya haftada bir şeklinde olabilmektedir. Bu arada özellikle tek eşli aile tipi yaşantıların sağlıklı yaşam üzerine oldukça etken ve gerekli olduğuna dair sayısız çalışmalar ve araştırmalar da mevcuttur.

Besin ve ilaç etkileşimi...

Sosis sucuk, eski peynirler, incir, bakla, lahana turşusu gibi fermente edilmiş gıdalarla, bazı antidepresan ilaçların birlikte alınmaması gerektiği belirtilir. Çünkü doğal fermente dahi olsa fermente ürünler ile birlikte antidepresanların alınmasının hipertansiyon riski taşıdığı tespit edilmiştir. Uzmanlar bazı fitoterapi ilaçları alırken, antidepresanları kullanmamak gerektiğini defalarca dile getirirler zaten. Ama fermente edilmiş gıdaları alırken hekimle birlikte olmadığımız için bu ürünlerin yanında antidepresan ilaç kullanıp kullanılmayacağını genelde düşünmeyiz. Oysa özellikle hipertansiyon yönünden fermente edilmiş ürünleri tüketirken de antidepresan ilaçları kullanma konusunda aynı hassasiyeti göstermek gerekir. Yine kan sulandırıcı ilaçlar kullananların, kanama riskini en aza indirmek için beraberinde sarımsak, maydanoz, E- vitamini vb. besinleri daha sonra almaya dikkat etmeleri gerekir. Yeşil çay antioksidan ve idrar söktürücü yağ yakıcı etkisinden dolayı çok kullanılır ama kan sulandırıcılar, bazı antibiyotikler ve bazı tansiyon ilaçları ile kullanımında ilaçların istenilen iyileştirici etkisini düşürebildiği belirtilmektedir. Yine demir ilaçları ile alınan süt ve süt ürünleri demir ilacının etkisini düşürür. Bu sebeple alma zamanlarında araya birkaç saat konulmalıdır. Bunlar besin ve ilaç etkileşimi konusunda dikkat edilmesi gereken bilgilerdendir.

Trans yağ niye yasaklanmalı?

Trans yağ, doğal olmayan tamamen sentetik olan yapay yağ demektir. Sıvı bitki yağlarının hidrojen ile ısıtılması sonucu elde edilir. Özellikle karaciğerlerde -LDL kolesterol dediğimiz zararlı kolesterolün yükselmesine HDL denilen faydalı kolesterolün düşmesine etki ederek- karaciğer bozukluğuna sebep olmaktadır. Beraberinde diyabet, obezite, kısırlık gibi hastalıklara da yol açmaktadır. Karaciğer yağlanması ve Tip 2 diyabetin en büyük sorumluları arasındadır. Endüstriyel trans yağların birçok hastalığa zemin hazırladığı, dünya genelinde her yıl 540 milyon insanın çeşitli hastalıklar sebebiyle ölümüne yol açtığı belirtilmektedir. Dünya Sağlık Örgütünün hedefi trans yağların tamamen kaldırılmasıdır. Buna yönelik 1990'lı yıllarda başlayan çalışmalar 2023 yılında kadar tüm dünyada trans yağın tamamen kaldırılmasını hedeflenmektedir. Bu çalışmalar dâhilinde şu ana kadar 45 ülkede trans yağ kullanımı ya tamamen yasaklanmıştır ya da kısıtlanması sağlanmıştır. Bu çalışmaların sonucunda kalp damar hastalıkları yönünden ölüm oranlarında düşüş olmuştur. Dolayısıyla dünyadaki 45 ülkeye ilave 46. ülke olarak Türkiye'de de trans yağların kullanımını azaltacak ve en kısa zamanda tamamen yasaklayacak yasalar hayata acilen geçmelidir.